Yeni Hayat

Yeni Hayat
Psikolog Uğur Demirbaş ve Uzman Kadrosu

Artı Başarı

Artı Başarı
Artı Başarı

9 Haziran 2015 Salı

Yemek yeme sıklığı ne olmalıdır ??

Merhaba Bulent Bey ve arkadaslar,

"Gercekten 3 ogun yemek sart mi?" diye sormussunuz. Yemek yeme miktari ve sıklıgı konusu, benim de bir suredir kisisel ilgi alanima girmektedir. Bu konuda bir cok arastirma ve kitap okudum. Musadenizle bildiklerimi grup arkadaslarimla paylasmak isterim.

Yemek yemek; vucudumuza enerji saglamak ve bizi hayatta tutmak icin "sart"tir. Bunun olcusu de, bir cok seyin cevabinin vucudumuzda oldugu gibi, vucudumuzda gizlidir. Yemek ihtiyaci, her insanin kendi yumrugu kadardir. Bu durumda, saglikli bir insanin yeme ihtiyaci tahminen 300-400 gr'i gecemez. Daha fazla enerji sarfedenler veya bebek bekleme veya ergenlik gibi enerjiye ihtiyaci olanlar, daha fazla yemek yiyebilir. Gene bu; ihtiyac nedeniyle oldugundan "sart" cercevesinde, yani kabul edilebilir bir seydir.

Bunun disinda yemek; bu orani astigi zaman "sart" olmaktan cikar; vuumuzun ihtiyacindan fazlasini yemek, bir zevk unsuru, belki sosyal bir durum veya israf kapsamina girer. Gunde 2 ogunden fazla yemek de, bu cercevede vucudumuza ihtiyacindan fazlasini vermek, onu gereginden fazla calistirip yormak demektir. Eski kulturlerde yemek, sizin de bahsettiginiz gibi ogleden biraz sonra ve aksam karanliginda olmak uzere 2 ogun seklinde duzenlenmisti. Guzel Turkcemizde "kahvalti" sozcugu, sizin de belirttiginiz gibi kahveye altlik olarak ufak bir-iki seyin yenmesi anlamina gelmekteydi. Ayni sekide Ingilizce'deki "breakfast" da fast'in yani oruc'un bozulmasi anlamina gelmekte, uzun suren aclik sonrasi yenen lokmaya isaret etmekteydi. Gunumuzde hem kahvalti, hem de breakfast, basli basina bir ogun anlamina gelse de goruldugu uzere ilk kullanislari farkli sekildeydi.

Gunumuzde bir cok kavram ve degerin degisiklige ugramasi gibi, yemek yemege verilen onem de degisiyor; onu bir ihtiyac, bir "sart"tan ziyade bir hayat felsefesi, bazen kendi basina bir anlam haline getiriyor. Oysa ki gunumuzde bir cok arastirmacinin da artik kabul edecegi uzere cok yemek fayda degil zarar getirir. Hatta su siralara cok populer olan "azar azar ama sık sık yemek" de faydadan cok zarar getirir. Cunku bir ogun, ancak ve ancak tam manasiyla sindirildikten sonra ikinci ogune gecilmelidir. Tam olarak sindirimden kasit; besinlerin sadece mideden cikmasi degil, bagirsaklarda islenip sindirilmesi, hatta artiklarin vucuttan atilmasi olduguna gore bir ogunden sonra beklenmesi gereken sure 5-6 saattir. Uykuyu da isin icine eklerseniz 24 saatlik bir zaman diliminde bu da ancak 2 ogune tekabul eder.

Konu ile ilgili olarak, faydali buldugum bir kac notu da sizlere sunmak isterim:

* İbn-i Sina der ki "hastalik, bir ogunu sindirmeden ikinciyi yemektir"

* Bir Fransiz atasozune gore "insanlar mezarlarini disleriyle kazar"

* Oruc, asagi yukari her ogunde vardir. Inanislar degisse de, onlari temsil eden peygamberlerin bazilari gunden 1 ogun yer, bazilari 1 gun yer 1 gun yemez, bazilari da yilin belli gunlerinde ardarda oruc tutar, kalan gunlerde yerdi. Bu durum, cogu inanista oruc'un ve yemegi kisitlamanin uygulanisini gostermektedir.

* Gunumuzde sadece dini anlamda degil, saglik bulmak icin de oruc kullanilmaktadir. Bunun adi "intermittent fasting" yani "fasilali oruc"tur. Bu oruc, yukarida bahsettigim gibi gunun sadece belli zamanlarinda bir veya 2 defa yenmesi prensibine dayalidir.

* Bir Turk atasozune gore "cok yeme agaci" diken adam, "hastalik" meyvesi toplar.

* Son zamanlarda yapilan arastirmalarda, karnımızın da ayni beynimiz gibi dusunme ve duygularimiz uzerinde etkili oldugu saptanmistir. Hatta ve hatta, normalde beyinden diger organlara tek yonlu olan iletisim seklinin, sadece karnimizda iki yonlu oldugu; yani beynimizden karnimiza emir gittigi gibi karnimizdan da beynimize akis saglandigi saptanmistir. Midemize "ikinci beyin" unvanini kazandiran bu cok onemli bulguya gore, yedigimiz ictigimiz seyler, midemiz uzerinden beynimize direkt etki etmekte, ruh halimiz uzerinde önemli degisikliklere sebep olmaktadir. 

* Yukaridaki bulguyu tamamlayici unsur olarak, acligin zihni berraklastirdigi, dusunme kapasitesini actigi saptanmistir. Bazi sanatkarlarin ve dusunurlerin, eser yaratma suresinde aclik cekerek zihinlerini daha iyi calismaya sevk ettigi bilinmektedir. Bu durumun aciklamasi ise soyledir: yemek yedigimiz zaman kan akisi mideye hucum etmektedir. Oysa yemek yenmedigi zaman vucut, enerjisini diger isleri tamamlamaya yoneltir. Bu da zihnin daha iyi calismasini saglar. 

* Son olarak, "3. göz" veya ruhsal mertebelere ulasma, dinlerin cogunda rituel olaran, sabahtan az evvel, karanlikta ibadet etme olgusu; midenin en bos anina denk gelmektedir. Mide bombos iken zihnin ruhani olaylara daha acik oldugu kabul edilir. Budizmde de, Hristiyanlikta da, Islamiyette de sabah ibadeti vardir ve bu, gun agarmadan evvel, karanlikta ve tum ogunlerden once baslar.

* Son dedim ama bir de Hristiyanliktan bir söz: "Mide doluyken kalp bostur, kalp doluyken mide bostur". Burada kalp ile kastedilenin maneviyat oldugu cok acik.

Tum bu notlarin isiginda denilebilir ki, 2 veya 1 ogun yemek, eski caglardan beri gerek saglik gerekse dini acidan cok onem atfedilen bir durum. Bugunun modern dunyasinda ve "arz" fazlaliginda tuketimi koruklemek acisindan cok yemek ovulse de, son arastirmalar ve bulgular isiginda eski anlamini tekrar kazanmaya baslamis gorunmekte.

Dilerim Bulent Bey ve bizler gibi sorgulayan, zihni acik insanlar oldugu muddetce de bu konu arastirilmaya, yeni bulgular paylasilmaya devam edecek.

Saygi ve sevgilerimle,


Gulsah Tahirovic

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder